Simurg
Kuşlar aleminde tüm kuşların ibretle baktığı Simurg adlı efsane bir kuş varmış. Söylenene göre Simurg her şeye muktedirmiş, yetileri ve gücü tüm kuşların fersah fersah üstündeymiş. Simurg efsanesi zamanla kulaktan kulağa tüm kuşlar alemine yayılmış. Efsaneyi duyan her kuş Simurg’a ulaşmak, Simurg’la tanışmak için can atıyormuş.
Ancak Simurg Kaf dağlarında, o kadar uzak diyarlarda yaşıyormuşki kuşlar Simurg’u ziyaret etmek için kendisine uçmaya bir türlü cesaret edemiyorlarmış. Sonunda bir grup kuş cesaretini toplamış ve Simur’u bulmak için azimle yola koyulmuş. Ancak kara kış, dondurucu soğuklar, ağaçları deviren fırtınalar, yol o kadar zorluklarla doluymuş ki yolculuk boyunca her gün gruptan bir kaç kuş ayrılmak, geri dönmek zorunda kalıyormuş.
Sonunda, günler sonra, gruptan kala kala 30 kuş Simurg’un yaşadığı söylenen bölgeye ulaşmışlar. Gece dinlenmişler, ertesi sabah orda yaşayan yaşlı bilge kuşu bulmuşlar ve yaşlı bilge kuştan kendilerini Simurg ile tanıştırmalarını istemişler.
Yaşlı bilge kuşları nazikçe selamlamış, hikayelerini dinlemiş ve akabinde gülümseyerek şöyle demiş:
“Bakın hepinizi cesaretiniz ve yaptığınız bu çetin yolculuktan dolayı kutlarım ancak size üzülerek söylemek zorundayım ki burada Simurg adında bir kuş yaşamıyor, hiçte yaşamadı; ancak şunu bilmenizi isterim ki burada, yani Kaf dağlarında Simurg’un farsça anlamı 30 kuş demektir”.
İşte aynı bu şekilde kendi ruhani yolculuğumzda gücü ne kadarda “dışta” arıyoruz. Oysa aydınlamış üstadların dediği gibi o aradığımız güç bize şah damarımızdan daha yakın. İçimizdeki hazineyi, içimizdeki gücü keşfetmek sadece kalbimizi açmamızla mümkün olabileceği için ve buda zihnin yok olması anlamına geldiğinden kendimizi keşfetme yolculuğumuzda zihnimiz her türlü engeli önümüze çıkaracaktır. Aynen Simurg’u arayan kuşların yolculuklarındaki dondurucu soğuklar, fırtınlar, kara kış gibi zihnimizinde bizi yolculuğumuzdan caydırmak için uygulayacağı karanlık geceleri olacaktır. Bunu başaramazsın, yetersizsin, olduğun halin sana yetmiyormu, konfor alanını niye terkediyorsun, her duruma tedbirler almalısın, karşındakine çokta güvenme……gibi gibi sürekli korku, kaygı, acizlik frekansı yayan, bizi karalık gecelere çeken zihin…
İşte bunların zihnin bizi aşağı çekmek için uguladığı tuzaklar olduğunu farkettiğimizde, zihnimize “sen sadece istediğim zaman kullanacağım bir yardımcımsın, patron sen değil benim” dediğimizde işte o zaman kalbimizin kapısını açabiliyoruz…çünkü kalbimizin kapısı sadece zihin sustuğunda, içimizdeki sessizliğin sesini duyduğumuzda, göğüs bölgemizde o koşulsuz sevgiyi, sebepsiz mutluluğu, anandayı hissettiğimizde açılıyor…..ve o sınırsız güç, sonsuz hazineye kavuşuyoruz…
Ve bu hazineye ulaşmak için hiç bir şey elde etmeye, hiç bir şey başarmaya ihtiyacımız yok..o senin sadece var olduğun için doğal halin, senin doğal hakkın; aynen nefes almanın sadece var olduğun için senin doğal halin, doğal hakkın olduğu gibi..
Hiç bir yetersizliğin, hiç bir eksiğin yok, olduğun halinle mükemmelsin..
Unutma sen Simurg’sun